Suriyeli Hamza el-Hatîb’in Dramatik Hikayesi
Suriye’de 24 yıl süren Beşşâr Esed rejimi, sivil halkın vahşeti ve gaddarlığına ilişkin sembol isimlerden biri olan Hamza el-Hatîb’in trajik hikayesi, tüm dünyanın vicdanını yaraladı.
Hamza, ailesiyle birlikte Der’â’nın Cîze köyünde yaşayan sevimli bir çocuktu. Masum köy yaşamının keyfini süren Hamza, özellikle güvercin besleme ve uçurma tutkusunu benimsemişti. Siyasetten uzak duran Hamza, Der’â’nın rejim tanklarıyla kuşatılmasının ardından düzenlenen bir protesto gösterisine katıldı ve kayboldu. Suriye ordusunun saldırısında ortadan kaybolan Hamza, Muhâberât tarafından tutuklanarak acımasız bir şekilde işkence gördü.
Ailesi, Hamza’yı geri alamadı ve sonunda 25 Mayıs günü korkunç bir şekilde cesedi ailesine teslim edildi. Cesedi parçalanmış, derisi sigara söndürülmüş ve penisi kesilmişti. Bu trajik olay, Suriye halkı için bir dönüm noktası oldu. Hamza, sınırları aşan bir sembol haline geldi ve rejim yanlıları tarafından kabrine bile saldırıldı.
Hatîb ailesi için acılar bitmedi. Hamza’nın ağabeyi Ömer de tutuklanarak Saydnâyâ Hapishanesi’nde işkence görmüş ve hayatını kaybetmişti. Anne Semîra, yıllarca sessiz kaldı ancak Esed’in düşüşünden sonra sevincini açığa vurdu ve röportajlar verdi.
Semîra el-Hatîb, Mekke-i Mükerreme’de hacca gönderildi ve yaşadığı acıların ardından sevinçle konuştu. Hatîb çiftinin çocuklarına verdikleri isimler, dinî ve manevî anlamlar taşıyordu. Ömer, Hamza ve Süraka isimleri, ailenin inançlarını yansıtıyordu.
Hac için Mekke’ye giden insanlar arasında pek çok dramatik hikaye vardı. Bu hikayelerin kayda geçirilmesi, insanın tarih ve coğrafya ile şekillendiğini gösteriyor.