Nuseyrat katliamı Fauda sahtekârlığı

Netanyahu Hamas’la mücadele, savaş diye Gazze’ye harekât kararı aldığında İsrail Savunma Bakanı Gallant’ın orduya verdiği talimat, emir neydi? “Tüm kurallar kaldırıldı. Savaşan askerler hiçbir şeyden sorumlu olmayacaklar. Askeri mahkeme yok.”

Gidin, istediğinizi yapın, kimseye hesap sorulmayacak. Öyle de oldu maalesef. Gazze’de taş üstünde taş kalmadı. Hamas’la savaş adı altında siviller hedef alındı.7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de “İsrail tarafından 25 binden fazla kadın ve çocuğun öldürüldüğünü” bizzat ABD Savunma Bakanı Austin söyledi… İsrail saldırılarında katledilen toplam insan sayısı da 40 bine yakın. Bunlar da şu ana dek sayılabilenler, kayda geçenler, öldürülen, enkaz altındaki çocuk kadın, insan sayısı ise belli değil…

BM’de Gazze’de çocuklara yapmış olduğu bu katliamlardan dolayı İsrail’i “utanç listesi’ne aldı…

İsrail Sağlık Bakanı Arbel’de Netanyahu’ya gönderdiği bir mektupla daha baştan ne duyurdu? Saldırılarda yaralanan Filistinlilere yönelik olarak devlet hastanelerinde tedavi uygulanmayacak. Bu aşağılık kararın gerekçesi de şuydu:

“Sağlık sistemi İsrail askerlerinin tedavisine odaklanmalı.”

Savaştayız ama savaş hukuku falan tanımam yani…

Bu aşağılık, katil kafalar Nuseyrat mülteci kampına düzenlediği son barbarca saldırıyla da İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarına bir yenisini daha ekledi. Hamas’ın rehin tuttuğu 4 kişiyi kurtarmak için Gazze’ye yönelik en kanlı operasyonlardan birini düzenleyen İsrail ordusu, kampı cehenneme çevirdi. Çoluk çocuk 274 Filistinliyi katletti. Yine çocuklar, bebekler paramparça edildi… Yaralanan 700 Filistinli arasında da çok sayıda çocuk var…

★ ★ ★

Yani ne BM kararlarını ne ABD’yi takmayan Netanyahu “ben istediğim herkesi öldürürüm” şuursuzluğuyla katliama devam ediyor. Ama bir yandan da İsrail askerlerini “dünyanın en ahlaklı ordusu(!)” diye tanımlıyor hiç utanmadan… Hem de saldırı ve tehdit altındaki mağdur bir İsrail’in bunlara zorunlu müdahale yaptığı palavrasıyla… Buna dönük algı operasyonları, faaliyetleri de yıllardır kesintisiz sürüyor. Hepsi de aslında nasıl hak, hukuktan yana oldukları özellikle de çocukları. Kadınları koruyup kolladıkları yalanlarıyla dolu, kendilerini aklayan ve İsrail ajanlarının, ordusunun cesareti, başarısına(!) kurgulu senaryolar. Mesela İsrail yapımı Fauda dizisi gibi. İlk bölümü 2015 yılında İsrail TV’sinde yayınlanan daha sonra uluslararası bir yayın kuruluşuna transfer olan ve Gazze’de katliamların sürdüğü şu günlerde de halen birçok ülkede izlenenler listesindeki Fauda (Kaos) Filistinlilerin arasına karışarak Arapça konuşup, Arap gibi davranan bir komando İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) timinin hikayesini anlatıyor. İsrail’e saldıran ya da hazırlığında olduğu gerekçesiyle biri kadın 5 kişiden oluşan tim Batı Şeria bölgesinde Ramallah, Cenin’de, Gazze’de, Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah bölgesinde hastanelere, mülteci kamplarına örgüt liderlerini yakalama ya da rehine kurtarma operasyonları düzenliyor ve hep başarıyor. Bunları yaparken de çocuklar, kadınlar, siviller asla hedef olmuyor. Aksine en ufak bir zarar görmemeleri için büyük hassasiyet gösteriliyor… Hatta bir bölümde bomba yerleştirilmiş aracın yanına tesadüfen gelen Filistinli bir çocuğu tim elemanı kendi canı pahasına kurtarıyor… Senaryoda değil sivilleri vurmak öldürmek, düşüncesi bile tim elemanlarının hem kendileri hem de İsrailli yetkililer arasında büyük tartışmalara neden oluyor… Hak, hukuk ihlali yapan olursa da yargılanıyor! Dizi de Cenin’deki cenaze törenine katılacak örgüt liderlerini İHA’yla vurma planına siviller de zarar görür gerekçesiyle timin karşı çıkması, hatta törene katılıp sivilleri uyarma çabası, ama kendilerini tanıyan Filistinli kadının ihbarıyla çıkan çatışmada tim elemanlarının ölümleriyle sonlanıyor zaten…

★ ★ ★

Kısacası; gerçekte katledilen binlerce çocuk, parçalanmış bebek cesetleri, senaryolarda çocukları, kadınları hedef almayız, öldürmeyiz, hatta canımız pahasına koruyoruz yalanları, palavraları… İnsan olan utanır biraz. Ama holokost mağduru olarak yıllardır vicdanlara oynayan şimdilerde ise soykırım suçlamasıyla yargılanan bir İsrail’den ne beklenir ki?.. Hem katil hem de sahtekârlar… İsrail’e “Katlettiğin o çocukların Hamas’la ne ilgisi var” diye kimsenin hesap sorduğu, soracağı falan da yok. Netanyahu’yu asıl teşvik eden bu kadar cesaretlendiren, azdıran da bu zaten… Yoksa böyle bir alçaklığı başkası yapsaydı dünyayı başlarına yıkarlardı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

xxx